7 Ocak 2010 Perşembe

2010 ve gelecek için planlarınızı yaptınız mı?


Aşağıda okuyacağınız yazım, Boğaziçi Dergisi Ocak Ayı sayısında yayınlanmıştır.

Bahçeşehir Üniversitesi'nde düzenlenen Fütürizm Okulu seminerlerine katılan ve Türkiye'nin ilk sertifikalı fütüristlerinden olan dergimiz yazarlarından Anıl Altaş'98, yeni yıl ve gelecek için uzgörülen fütüristik yaklaşımları sizlerle paylaştı.

Fütürizm neymiş diyenlere bir tanımlama ile başlayalım. Fütürizm, doğru gelecek inşa edebilmek için edinilmesi gereken bir bakış açısı ve hayat görüşü. Birçok tanım var tabii ki ama Houston Üniversitesi Fütürizm Öğretim Görevlisi Peter Bishop'un örneği çok net.

"Yağmurlu bir havada arabanızla ilerliyorsunuz. Bir ara yağmur ve sis yoğunlaşıyor. Farlarınızı kapatıp direksiyonu bırakır mısınız? İşte bu nasıl olmuyorsa gelecek için de, zamanı gelsin bakarız deme şansınız maalesef yok"

Öncelikli olarak çok net bir nokta var ki; olanlardan sorumluyuz, tıpkı gelecekten sorumlu olacağımız gibi. O sebeple geleceği inşa etmekten, değiştirmekten korkmak veya vazgeçmek gibi bir durumumuz söz konusu değil. Geleceğiniz ve geleceğimiz, kendi haline bırakılmayacak kadar önemli. Ancak, geleceği tahmin değil, uzgörülü yaklaşımlarla, yani, konuyu aynı anda hem uzlaşmacı, hem uzman, hem de multi-disiplinler değerlendirebilme yeteneği içerisinde kurgularsak, geleceği daha iyi planlayabiliriz.

Bir de, Fütürist nasıl olunuyor derseniz bir kuralı kanunu yok, hayata bakış açınız ve yaklaşımlarınız aşağıdaki maddeler ile örtüşüyorsa zaten Fütürist olmuşsunuz demektir. Hemen bu soruları kendinize bir sorun!

  • Farklı olma cesaretine sahip misiniz?
  • Kendiniz ve tüm insanlık için olumlu, ilerici, yenilikçi vizyon geliştirebiliyor musunuz?
  • Kişi, kurum ve toplumların yararlı, etkin yol haritası oluşturmalarına yardımcı olabiliyor musunuz?
  • İnsanlıktan sorumlu olduğunuzu net olarak biliyorsanız ve bu sorumluluk ile hareket ediyor musunuz?
  • Geleceğin seyircisi değil, tasarımcısı olması gerektiğinin farkında mısınız?
  • Çağdaşlık sözcüğünün günü yaşamakla sınırlı olmadığını biliyor ve davranışlarıyla bunu yansıtıyor musunuz?
Eski bir Çin atasözü der ki ' May you live in interesting times'

Tarım ve sanayi devrimi sonrası, günümüzde insanlık tarihinin önemli değişimlerinden birini yaşıyoruz: Bilişim Devrimi

Aslında günde birden çok attığımız sms'ler ilk kez hayatımıza bundan tam 17sene önce 1992'de girmesine rağmen bugün bir gün içinde dünya nüfusundan daha fazla atıldığını biliyor muydunuz? Hayatın değişimine bu kadar kolay adapte olup hatta vazgeçemeyecek kadar alıştığımızın farkında mıyız?
Belki hiç farkına varmadan, belki de çok farkında olarak;
  • Globalleşiyoruz
  • Yerelleşiyoruz
  • Dijitalleşiyoruz
  • Parçalanıyoruz ( Gruplaşma, yönlenme, küçük gruplar)
Talep bazlı yaşamda; Artık "her an, her yerde, her şeye" sahip olmak istiyoruz.
Teknolojik gelişmeler ve kesintisiz erişim lokomotif oldu. İş ve özel hayat ayrımı bulanıklaşıyor.
Amatör/ profesyonel ayrımı da belirsizleşiyor. İş yapma şekli de değişiyor. Yeni üretim süreçleri doğuyor. Bilişim teknolojileri verimliliğin yeni kaynaklarına dönüşüyor. Fiyatlandırma değişiyor.
Yeni dağıtım sistemleri doğuyor. Bu devrimin bir sonucu olarak yaşadığımız ekonomik buhran, global krizler dünyada her anlamda tıkanıklık, mutsuzluk ve karamsarlık getiriyor.

İşte tam bu noktada, yeni yılda kendinize yeni hedefler koymalı, yeni motivasyon unsurları belirlemelisiniz.


Peki, neye göre mi? Değişimin dinamiklerine teker teker baktığımızda bizi bekleyen gelecek ile ilgili notlarımızın bazıları da şu şekilde...
  • Günümüzde tüketici yorgunluğu oluşmaya başladı, bunu önlemek için de hayatımızda karmaşadan yalınlığa geçmek zorunda kalacağız ve minimal hayatlar bizi bekliyor olacak. Çevreye duyulan saygının artması ile daha çok tabiat isteği doğması sonucu şehir dışı hayatlara yöneleceğiz.
  • Küreselleşme kendini her zamankinden daha fazla hissettiriyor. Hong Kong' un % 40′ı, New York' un %34′ü ve Londra' nın %31′ i ülke dışından gelen kişilerle dolu ve doğal olarak bu yabancıları hedefleyen ürünler ortaya çıkacak.
  • Obezite, önümüzdeki 20 yılın en büyük sorunlarından biri olacak. Bunun dışında, anti-aging ürünler yeni trend olarak gelecekte baskın olarak hayatımıza girecek.
  • Fraud önlemeye yönelik çalışmalar öne çıkacak.
  • Uzaktan eğitim mektup ile başladı, radyo ve televizyon ile devam etti. Şimdi ise internet üzerinden eğitimde ilerlemeler görülecek.
  • Aileler giderek küçülüyor, stüdyo daire sayısı artıyor. Bireysel yaşama dönük ürünler ön plana çıkacak.
  • Akıllı kozmetik ürünleri ortaya çıkacak, ruh durumumuza göre değişen rujlarımız olacak.
  • Nano teknoloji sayesinde insan vücudundaki hastalıklı dokular tespit edilebilecek.
  • Biyometrik id'lerimiz oluşuyor. Göz yapısı, kulak kıvrımları, parmak izi gibi bileşenler üzerinden biyometrik id'lerimiz oluşturuluyor. Dubai'ye göz taraması, Amerika'ya ise parmak izi taraması yapılmadan giriş yapılamıyor. Biyometrik id üzerinden büyüyen bir pazar oluşuyor.
  • Biyoteknoloji: Bebek Tasarımcıları gelecekte bir meslek haline gelecek, örneğin sarı saçlı, mavi gözlü bir bebek istiyorsak, bu tonların ne olacağına Armani veya Dolce&Gabbana gibi profesyonel tasarımcılar karar verecek.
  • Beyne hafıza, duygu, haz güçlendirici implant yerleştirmek 15 sene içerisinde mümkün olacak.
  • Giyilebilir teknoloji, klimalı, ekranlı kıyafetler ortaya çıkacak.
  • Dünya nüfusu giderek artıyor ancak kaynaklar yetersiz kalıyor. Tavukayağı, domuz kulağı, yosun, sakatat gibi maddeler besin olarak kullanılıyor. Aç kalmamak için tüm kaynaklar iyi değerlendirilmeli. Organik tarım ancak belirli ölçüde yeterli olabilir.
  • İnsan hayatı boyunca 3 tonluk teknolojik çöp oluşturabiliyor. Büyüyen bir teknolojik çöp pazarı var. Cep telefonlarının kullanım ömrü giderek düşüyor. Teknolojik atıklar proses için toplu halde Çin'e gönderiliyor ancak proses süreçleri fizibil olmadığı sürece sağlıksızlaşmaya neden oluyor. Atık teknolojisi ile ilgili çalışmalar artacak.
  • Enerji tüketimi; Hidroelektrik santraller en verimli elektrik kaynakları ancak ekolojik dengeyi değiştiriyor. Daha kullanılabilir kaynaklara yönelinecek.
  • Devletin hızla yaşlanan nüfus karşısında emekliliği karşılaması mümkün olmayacak, Emeklilik yerine PARALEL KARİYERLER oluşacak.
Şu an ne yaptığınızın hiç bir önemi yok, çünkü 15 yıl sonra, aynı işi yapmıyor olacaksınız!İkinci veya üçüncü işinde çalışanlar, farklı bir iş yapmaya başlayacaksınız. Ortalama bir bilgi işçisinin, yaklaşık 3 farklı kariyeri olacak. Paralel kariyerler, önümüzdeki yılların vazgeçilmez gerçeklerinden. Tüm bu dengeler, sosyal girişimciler yaratacak.
  • Genetik bütün sektörleri değiştirecek. 2030'daki en önemli şirketler, genetik şirketleri olacak.
  • Açık Standartlar- Tüm dünyadaki şirketlerin kabul ettiği standartlar. Özellikle, hastaneler ve sağlık sektörü için çok önemli. Açık kaynak// aynı dilde tanı-teşhis koyma. Alman Hastanesi'nde çekilen ultrasonun Amerika'daki farklı hastanelerde tanınması olacak.
  • WS-I ( Küresel Eşitleme ) Herkes ortak dilde konuşabilecek, dil sorunu ortadan kalkacak.
  • Mobil operatörler, ses iletişimi satmak yerine, veri iletişimi satmaya başlayacaklar. Depoladığımız veri kadar operatörlere para ödeyeceğiz. Bulut sistemleri gelişecek. Kişisel bilgilerin gizliliği ve güvenliği önem kazanacak.
  • Pervasive Integration- Bir yapının alt kırılımlarıyla ilişkilendirilmesi, semantic web//anlamsal web ortaya çıkacak ve her şey her şeyle bağlantılı olacak.
  • Mesela, hasta olup doktora gitmek yerine, olası vücut fonksiyonlarına bağlı olarak, doktorun bizi görüşmeye çağırması gibi. Parmak izi tanımaya yönelik dijital kart teknolojisi de önem kazanacak.
Gelecekte medya kişiselleşecek. 2015'e kadar IPTV hayatımızın bir parçası olacak, broadcast ölecek.

Ayrıca, işin ekonomik tarafına baktığımızda, ekonomik büyüme beklentilerinin eskisi gibi olmayacağını göreceksiniz. Gelişme yavaşlayacak.

Yine bir Çin atasözü ile bitirelim!
'' Eğer yönümüzü değiştirmezsek, muhtemelen, nereye gidiyorsak, oraya varırız.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder